Türkiye’de tarihçi yok. Akademi görevini yapmadı. Yakın tarihi yazmadı.
Bu nedenle, Kuleli Vak’ası’ndan bu yana neler yaşadığımızı bilmiyoruz. Bize kahraman veya hain olarak anlatılanlar neler yaptılar bilmiyoruz. Halının altına süpürülen olaylardan haberimiz yoktur.
75 yaşındayım. Yakın tarih hakkında bildiklerimi uzun yıllar sosyal medya üzerinden paylaştım. Ama bu yeterli değildi. Sonunda Uğur Mumcu gibi yapmaya kitap yazmaya karar verdim. Uğur Mumcu ile 1974-79 yılları arasında Anka Ajansı’nda birlikte çalışmıştık. İş arkadaşıydık. O, aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazıyordu.
Kimsenin etkisinde kalmazdı. Bulduğu doğruları hiç çekinmeden köşesinde açıklardı. Ben de böyle yaptım. 100 kitap gücünde bir kitap yazdım. Okuyunca, neden böyle dediğimi anlayacaksınız.
Kitabım adından anlaşılacağı üzere 30 yıllık bir zaman dilimini kapsıyor görünse de gerçekte böyle değil. Evet, yazdıklarımın yüzde 99’u, 1908-1938 tarihleri arasını anlatıyor ama mukaddimesi 1859 yılındaki Kuleli Vak’ası…
Bu açıdan 79 yıllık bir zaman dilimini kapsıyor… Tarihçi, olmuş bitmiş şeyleri yazar. Ama doğru belge ve doğru bilgi kullanılmalıdır. Yoksa, yazılanlar tarih değil edebiyat olur. Edebiyat yapmadım. Tarih yazdım….
YAŞAR GÖREN